6 Ocak 2015 Salı

VERİLEN SİPARİŞ AVANSLARINA KARŞILIK AYRILABİLİR Mİ?


Verilen Sipariş Avansları 1 sıra no' lu muhasebe sistemi uygulama genel tebliğinde, 159 nolu hesapta gösterilmiş olup, yurt içinden ya da yurt dışından satın alınmak üzere siparişe bağlanan stoklarla ilgili olarak yapılan avans ödemelerinin izlendiği hesap olup; hesabın işleyişi yapılan ödemelerin bu hesaba borç kaydedilmesi, malın teslimi üzerine ise bu hesaba  alacak kaydedilmesi suretiyle gerçekleşir.  

Verilen bir sipariş avansının karşılığının alınamaması halinde 159 nolu hesabın borç kaydedilmiş olan tutarının gider olarak yazılıp yazılamayacağı noktasında bazı tereddütler oluşmaktadır. Bu konuda her ne kadar vergi idaresi görüşünü verdiği muktezalarda açıkça belirtmişse de yargı cephesinden farklı kararlar gelmektedir. 

Vergi sistemimize göre ticari kazancın tahakkuk esası temeline dayanması, yani gelirin tahakkuk anında tutar ve miktar itibariyle kesinleşmesi anlamına gelmektedir. Yani vergileme vergiyi doğuran olay tahakkuk aşamasında meydana gelmektedir. Bu ise tahakkukla vergilenmesi sağlanan gelirin sahibinin tasarrufuna girmemesi halinde vergilemenin gerçek mahiyetinden uzaklaşması sonucunu doğurmaktadır. Vergi sistemimiz bu sorunu ortadan kaldırmak adına  Vergi Usul Kanunu'nun "Alacaklarda ve Sermayede Amortisman" başlıklı bölümünde düzenlenmiştir. Bahse konu bölümde Şüpheli Alacaklar" ve "Değersiz Alacaklar" düzenlemeleri bulunmaktadır. 

VUK'un 323.maddesi şu şekildedir:  

"Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar, 
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak sayılır.  

Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. 

Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. 
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir." 

Denilmektedir.


Bu maddenin gerekçesinde ise kanun koyucu öncelikle hasılat kaydının yapılmasını, sonrada şüpheli hale gelmesiyle karşılık ayrılmasını alacağın ticari ve zırai kazancın elde edilmesi ve/veya idamesi arasında ilyet bağı aramaktadır.

Konuya ilişkin olarak şu açıklama yapılmıştır: 143 seri nolu VUK Genel tebliğinde“Diğer yandan, maddenin birinci fıkrasının 2 ve 4 üncü bend hükümleri kaldırılmak ve 3. bend hükmü değiştirilmek suretiyle karşılık ayırma imkanı sadece dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlusu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra masrafına değmeyecek derecedeki küçük alacaklara inhisar ettirilmiştir.”  

Şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılmasında alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması yani daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerektiğidir.   

Verilen avansların ticari ve zirai kazançların elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olup olmadığı, yani karşılık ayrılıp ayrılamayacağı hususunda Daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmediği için karşılık ayırmak suretiyle zarar yazılamayacağını düşünmekteyiz. 

                Konu ile ilgili olarak Gelir idaresi farklı vergi dairesi başkanlıklarınca verilen muhtelif özelgelerde ((11/04/2014- 880 İst. VDBşk,  23/08/2011 183 Bursa VD Bşk.) kısaca şüpheli alacağın karşılık ayrılarak zarar yazılabilmesi için kârın oluşumunu etkilemiş, yani daha önce tahakkuk esasına göre hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerektiği belirtilmektedir.

Yargı da ise bu konuda farklı kararlar görülmekle birlikte (Danıştay 4.Dairesi, E.2004/101, K.2005/503, K.Tarihi:29/03/2005----- Danıştay 4.Dairesi, E.2004/255, K.2004/1580, K.Tarihi: 29/06/2004) daha çok verilen avanslar için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında yasal isabetsizlik bulunmadığı şeklindedir.  (Danıştay 4.Dairesi, E.2006/2484, K.2006/2047, K.Tarihi: 31/10/2006----Danıştay 4.Dairesi, E. 1997/19, K.1998/1256,K.Tarihi:30/03/1998)

Konu ile ilgili değerlendirmemiz şu şekildedir. 

Kanunun açık hükmü dikkate alındığında 159 Verilen avanslar hesabının borç kaydı yapılmak suretiyle verilen bir sipariş avansının karşılığı olan mal ve hizmetin alınamaması halinde avansın karşılık ayrılmak suretiyle zarar yazılmasının söz konusu olamayacağını düşünmekteyiz.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder