Verilen Sipariş Avansları 1 sıra no' lu
muhasebe sistemi uygulama genel tebliğinde, 159 nolu hesapta
gösterilmiş olup, yurt içinden ya da yurt dışından satın alınmak üzere siparişe
bağlanan stoklarla ilgili olarak yapılan avans ödemelerinin izlendiği hesap olup;
hesabın işleyişi yapılan ödemelerin bu hesaba borç kaydedilmesi, malın teslimi
üzerine ise bu hesaba alacak kaydedilmesi suretiyle gerçekleşir.
Verilen bir sipariş avansının
karşılığının alınamaması halinde 159 nolu hesabın borç kaydedilmiş olan
tutarının gider olarak yazılıp yazılamayacağı noktasında bazı tereddütler
oluşmaktadır. Bu konuda her ne kadar vergi idaresi görüşünü verdiği muktezalarda
açıkça belirtmişse de yargı cephesinden farklı kararlar gelmektedir.
Vergi sistemimize göre ticari
kazancın tahakkuk esası temeline dayanması, yani gelirin tahakkuk anında tutar
ve miktar itibariyle kesinleşmesi anlamına gelmektedir. Yani vergileme vergiyi
doğuran olay tahakkuk aşamasında meydana gelmektedir. Bu ise tahakkukla
vergilenmesi sağlanan gelirin sahibinin tasarrufuna girmemesi halinde
vergilemenin gerçek mahiyetinden uzaklaşması sonucunu doğurmaktadır. Vergi
sistemimiz bu sorunu ortadan kaldırmak adına Vergi Usul Kanunu'nun "Alacaklarda ve
Sermayede Amortisman" başlıklı bölümünde düzenlenmiştir. Bahse konu
bölümde Şüpheli Alacaklar" ve "Değersiz Alacaklar" düzenlemeleri
bulunmaktadır.
VUK'un 323.maddesi şu şekildedir:
"Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ile
ilgili olmak şartıyla;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine
değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme
gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık
hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan
miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları
tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir."
Denilmektedir.
Bu maddenin gerekçesinde ise kanun
koyucu öncelikle hasılat kaydının yapılmasını, sonrada şüpheli hale gelmesiyle
karşılık ayrılmasını alacağın ticari ve zırai kazancın elde edilmesi ve/veya
idamesi arasında ilyet bağı aramaktadır.
Konuya ilişkin olarak şu açıklama yapılmıştır: 143 seri nolu VUK Genel tebliğinde“Diğer yandan, maddenin birinci fıkrasının 2 ve 4 üncü bend hükümleri
kaldırılmak ve 3. bend hükmü değiştirilmek suretiyle karşılık ayırma imkanı
sadece dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya
yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlusu tarafından ödenmemiş
bulunan dava ve icra masrafına değmeyecek derecedeki küçük alacaklara inhisar
ettirilmiştir.”
Şüpheli ticari alacak karşılığı
ayrılmasında alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi
ile ilgili olması yani daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması
gerektiğidir.
Verilen avansların ticari ve zirai
kazançların elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olup olmadığı, yani
karşılık ayrılıp ayrılamayacağı hususunda Daha önce hasılat hesaplarına intikal
ettirilmediği için karşılık ayırmak suretiyle zarar yazılamayacağını
düşünmekteyiz.
Konu
ile ilgili olarak Gelir idaresi farklı vergi dairesi başkanlıklarınca verilen
muhtelif özelgelerde ((11/04/2014- 880 İst. VDBşk, 23/08/2011 183 Bursa VD Bşk.) kısaca şüpheli alacağın karşılık
ayrılarak zarar yazılabilmesi için kârın oluşumunu etkilemiş, yani daha önce
tahakkuk esasına göre hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerektiği
belirtilmektedir.
Yargı da ise bu konuda farklı
kararlar görülmekle birlikte (Danıştay 4.Dairesi, E.2004/101, K.2005/503,
K.Tarihi:29/03/2005----- Danıştay 4.Dairesi, E.2004/255, K.2004/1580, K.Tarihi:
29/06/2004) daha çok verilen avanslar için şüpheli alacak karşılığı
ayrılmasında yasal isabetsizlik bulunmadığı şeklindedir. (Danıştay 4.Dairesi, E.2006/2484,
K.2006/2047, K.Tarihi: 31/10/2006----Danıştay 4.Dairesi, E. 1997/19,
K.1998/1256,K.Tarihi:30/03/1998)
Konu ile ilgili değerlendirmemiz şu şekildedir.
Kanunun açık hükmü dikkate alındığında 159 Verilen
avanslar hesabının borç kaydı yapılmak suretiyle verilen bir sipariş avansının
karşılığı olan mal ve hizmetin alınamaması halinde avansın karşılık ayrılmak
suretiyle zarar yazılmasının söz konusu olamayacağını düşünmekteyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder