İflas Ertelemesi Kararında Şüpheli Alacağın Niteliği
Her ne kadar 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında, iflasın
ertelenmesi kurumunun yerine konkordato, uygulaması getirilmiş ise de
İflas ertelemesi kararı almış olan firmalardan alacaklı olan
firmaların alacağın niteliği ve vergisel
durumu merak konusu olmaktadır.
ZiraŞüpheli alacağı düzenleyen VUK ‘ nun 323. maddesi dava ve icra safhasını esas tutmaktadır. Bilindiği
üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanununun ""Erteleme Kararının Etkileri" başlıklı 179/b maddesi
ile de, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan
takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış
takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak
düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Temel sorun; İcra ve İflas Kanunu
hükümleri uyarınca iflas halinde alacaklı borçluyu dava yahut icra yolu ile
takip olanağı bulunmayan alacaklının bir alacağının şüpheli alacak sayılıp
sayılamaması halidir. Zira VUK 323 ün amir hükmünün üzere 2004 sayılı İcra ve
İflas Kanunu hükümleri uyarınca uygulanabilirliği yoktur.
Konu hakkında İdare'nin vermiş
olduğu 11395140-019.01-71754 31/07/2015 sayılı özelge de:
“İflas ertelemesi kararının
döneminde şüpheli alacak karşılığı İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda,
firmanızın müşterisi olan …'nin iflas erteleme talebinin … Ticaret Mahkemesinin
… tarihli kararı ile kabul edildiği, iflas erteleme kararı ile şüpheli hale gelen
alacak tutarınızın bir bölümü için 20.. yılı son geçici vergi dönemi itibariyle
şüpheli alacak karşılığı ayırdığınız, adınıza keşide edilen Ocak 20.. vadeli
iki adet çek için hangi dönem karşılık ayrılması gerektiği hususunda ise
tereddüt yaşadığınız için Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir. 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun "Erteleme Tedbirleri" başlıklı, 179/a
maddesi ile iflasın ertelenmesine karar veren mahkemenin, şirketin veya
kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme
projesini de göz önünde tutarak alacağı, mahkemenin erteleme kararı ile
birlikte kayyım atanmasına karar vereceği, mahkemenin, yönetim organının
yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının
karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da
yetinebileceği, iflasın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkilerinin
ayrıntılı olarak gösterileceği, mahkemenin erteleme kararının hüküm fıkrasını
166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edeceği ve gerekli
bildirimleri yapacağı; Aynı Kanunun "Erteleme Kararının Etkileri"
başlıklı 179/b maddesi ile de, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183
sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı
ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen
zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı madde de, iflas erteleme süresinin azami bir yıl olduğu, bu sürenin
kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler
ile uzatılabileceği; ancak uzatma süreleri toplamının dört yılı geçemeyeceği
hükme bağlanmıştır. İflasın ertelenmesi, pasifleri aktiflerinden fazla olan bir
işletmenin belli koşullarla geçici olarak iflasına karar verilmesini önlemek,
diğer bir deyişle iflas kararı verilmesini gerektiren durumu ortadan kaldırmak,
firma durumunun ıslahı ve varlığını ve faaliyetini sürdürmesini sağlamak
amacıyla getirilmiş bir müessesedir. İflasın ertelenmesi kurumunun temel amacı,
mali durumu bozulmuş ve iflası istenmiş olan bir sermaye şirketinin mali
durumunun düzelmesi olasılığı bulunuyorsa gerekli tedbirleri alarak şirkete
toparlanma ve yeniden üretim ve istihdam yaratma imkânı vermektir. Süreç
sırasında iyileştirme projesine uygun olarak ticari faaliyete devam
edilmektedir. Süreç sonunda başarıya ulaşılabilir, ödemeler yapılabilir ve
ticari hayata devam edilebilir ya da başarı sağlanamayarak iflas ya da
konkordato sürecine de gidilebilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde
de; "Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile
ilgili olmak şartıyla; 1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 2-
Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu
tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük
alacaklar; şüpheli alacak sayılır. Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için
değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu
karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı
alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli
alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde
kar-zarar hesabına intikal ettirilir." hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre,
ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak
şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya
veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından
ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar
şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması
durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır. Diğer yandan
şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık
ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık
ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı
ayrılması mümkün olmamaktadır. Bir alacağın dava safhasında olduğunun kabulü
için, mahkemeye dava, icraya takip için dilekçe verilmiş olması, ancak gerek
mahkemeye gerek icraya yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi
gerekmektedir. Pasifleri aktiflerinden fazla olan bir işletmenin belli
koşullarda geçici olarak iflasına karar verilmesini önlemek, varlığını ve
faaliyetlerini sürdürmesini sağlamak amacıyla şirketi idare veya temsille
görevlendirilmiş olanlar veya alacaklılar tarafından iyileştirme projesi
hazırlanıp mahkemeye ibrazı ve mahkemenin de bu projeyi inandırıcı bulması
halinde iflasın ertelenmesi söz konusu olmakta, bu kararın verilmesi ise
işletmeden alacağı olanların alacaklarını tahsil etme imkânını ortadan
kaldırmamakta, sadece icra takiplerini engellemektedir. İcra ve İflas Kanunu
hükümleri uyarınca iflasın ertelenmesi kararı dava açsın açmasın tüm
alacaklılar bakımından sonuç doğurmaktadır.
Buna
göre alacaklı firmanın diğer firmanın iflas erteleme sürecinde olması ile 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun "Erteleme Kararının Etkileri" başlıklı
179/b maddesi uyarınca sadece icra takiplerinin duracağını dava ve icra
başvurusunun yapılabilir olduğunu belirtmektedir. Yani idare yukarıda ayrıntısı
verilen özelge uyarınca İflas ertelemesi alan firmadan alacaklar içinde yargı
ve icra safhasına gelmesi şartını aramaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder