7 Ocak 2020 Salı

Konkordato Sürecinde Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması:


Konkordato Sürecinde Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması:

Firmanın alacaklı olduğu diğer bir firmanın Konkordato sürecine girmesi ile (2004 sayılı Kanun uygulamasında konkordato süreci, çeşitli aşamalarda (geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi, konkordato projesinin tasdiki gibi) düzenlenmiş olup,) alacağın hukuki durumu ve vergisel boyutunun ortaya konulması gerekmektedir.
Konkordato, iflasın engellenmesini ve borçlunun borçlarının yeniden yapılandırılmasını amaç edinmiş bir kurumdur. Bu sürece giren firmalarda geçici mühlet kararı verilmesi ile borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamamakta, evvelce başlamış takipler durmakta ve ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanamamaktadır.
Konu hakkında  İdare'nin vermiş olduğu 14/02/2019 tarih ve VUK-112/2019-2 sayılı özelgede bu konuyu tüm konkordato sürecine göre belirlemiştir. Buna göre
…….
3. Konkordato Sürecinde Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması:
213 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi uygulamasında, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan; dava veya icra safhasındaki alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve münhasıran maddede belirtilen şartları haiz alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, konkordato, bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya karşı olan alacaklarının bir kısmından feragat ederler ve/veya borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir süre verirler. Konkordato; temelde iflasın engellenmesini ve borçlunun borçlarının yeniden yapılandırılmasını amaç edinmiş bir kurumdur.
2004 sayılı Kanun uygulamasında konkordato süreci, çeşitli aşamalarda (geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi, konkordato projesinin tasdiki gibi) düzenlenmiş olup, ilgili aşamaların şüpheli alacak karşılığı uygulaması karşısındaki durumuna aşağıda yer verilmiştir.
3.1. Geçici Mühlet Kararı Verilmesinin Sonuçları:
2004 sayılı Kanun uygulamasında, geçici mühlet kararı verilmesi ile borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamamakta, evvelce başlamış takipler durmakta ve ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanamamakta olup, hakkında geçici mühlet kararı verilen borçludan olan alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına ilişkin esaslar aşağıda açıklanmıştır.
3.1.1. Geçici Mühlet Kararından Önce Dava veya İcra Safhasına İntikal Etmiş Alacaklar:
Geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş alacaklar için 213 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi kapsamında karşılık ayrılmış ise mahkeme tarafından geçici mühlet kararı verilmesi, alacağa ilişkin şüphelilik durumunda herhangi bir değişiklik meydana getirmediğinden, daha önce ayrılan karşılığa ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
3.1.2. Geçici Mühlet Kararından Önce Dava veya İcra Safhasına İntikal Etmemiş Alacaklar:
2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesi uyarınca, geçici mühlet kararı kesin mühletin hukuki sonuçlarını doğurmakta olduğundan ve geçici mühlet kararı ile birlikte takip yapılması mümkün bulunmadığından, geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal ettirilmemiş alacaklar için geçici mühlet kararının ilan edildiği hesap dönemi itibariyle şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
3.1.3. Geçici Mühletin Kaldırılarak Konkordato Talebinin Reddedilmesi:
2004 sayılı Kanunun 287 ve 288 inci maddeleri uyarınca, geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin karar verilmiş olması durumunda;
·         Geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş olması nedeniyle karşılık ayrılan alacaklar için herhangi bir düzeltme yapılmaması,
·         Geçici mühlet kararının ilan edilmesi ile karşılık ayrılan alacaklar için ise, ayrılmış olan karşılıkların geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararın ilan edildiği hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi (karşılığın iptal edilmesiyle gelir hesabına alınması)
gerekmektedir.
Diğer taraftan, bu alacakların dava veya icra safhasına intikal etmesi durumunda genel hükümler çerçevesinde şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının mümkün olduğu tabiidir.
3.2. Kesin Mühlet Kararı Verilmesi ve Kesin Mühlet Sürecinde Şüpheli Alacak Uygulaması:
3.2.1. Kesin Mühlet Kararı Verilmesi:
2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi uyarınca, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması durumunda geçici mühlet verilmiş olan borçluya kesin mühlet verilmektedir. Bu aşamada, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu kabul edilmekle birlikte, bu süreçte de alacaklılar tarafından dava veya icra süreçleri yürütülemediğinden daha önce ayrılmış olan karşılıklara ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
213 sayılı Kanun uygulamasında, şüpheli hale gelen alacak için bu dönemde karşılık ayrılması gerekmekte olup, ilgili olduğu hesap döneminde ayrılmayan karşılığın sonraki hesap dönemlerinde dikkate alınması mümkün bulunmadığından, geçici mühlet kararının ilan edildiği hesap dönemi itibariyle şüpheli alacak karşılığı ayrılmamışsa sonraki hesap döneminde kesin mühlet kararının ilan edilmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz.
3.2.2. Borçlunun Mali Durumunun Düzelmesi Halinde Kesin Mühlet Kararının Kaldırılması:
2004 sayılı Kanunun 291 inci maddesi uyarınca, konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleşmesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi halinde;
·         Geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş olması nedeniyle karşılık ayrılan alacaklar için herhangi bir düzeltme yapılmaması,
·         Geçici mühlet kararının ilan edilmesi ile karşılık ayrılan alacaklar için ise ayrılmış olan karşılıkların konkordatonun reddine ilişkin kararın ilan edildiği hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi
gerekmektedir.
Diğer taraftan, bu alacakların dava veya icra safhasına intikal etmesi durumunda genel hükümler çerçevesinde şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının mümkün olduğu tabiidir.
3.2.3. Kesin Mühlet İçinde Konkordatonun Reddi ve İflasın Açılması:
2004 sayılı Kanunun 292 nci maddesinde, iflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra ilgili maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi hâlinde mahkeme tarafından kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verilmesi öngörülmüş olup, bu durumda ilgili mevzuatına uygun olarak iflas masasına kaydedilen alacaklarda şüphelilik hali devam edeceğinden daha önce ayrılan karşılıklara ilişkin düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
3.3. Konkordato Projesinin Tasdik Edilmesi veya Reddedilmesi Durumu:
3.3.1. Konkordato Projesinin Tasdik Edilmesi:
2004 sayılı Kanunun 306 ncı maddesi uyarınca, konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceğinin belirtilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda, alacakların borçlu lehine vazgeçilen kısmı, değersiz alacak niteliğini kazanacak ve değersiz alacak ile bu alacağa isabet eden karşılık, konkordatonun tasdiki kararının ilan edildiği (bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi itibariyle 213 sayılı Kanunun 322 nci maddesi hükmüne uygun olarak yok edilecektir.
Projenin tasdik edilmesiyle beraber alacağın vazgeçilmeyen kısmının vadesi ise proje çerçevesinde uzatılmış olacaktır. Buna göre mahkemece tasdik edilen konkordato projesiyle alacaklı ile borçlu arasında yeni bir borç ilişkisi kurularak eski borç vade/miktar itibariyle yenilendiğinden bu alacaklar, şüpheli alacak olma vasfını kaybedecektir. Dolayısıyla söz konusu alacaklar için ayrılmış olan karşılıkların, konkordatonun tasdiki kararının ilan edildiği (bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi gerekmektedir.
3.3.2. Konkordato Projesinin Reddedilmesi:
2004 sayılı Kanunun 308 inci maddesi uyarınca, konkordatonun tasdik edilmemesi durumunda; mahkemenin konkordato talebinin reddine karar vermesi, bu kararın 288 inci madde uyarınca ilân edilerek ilgili yerlere bildirilmesi ile borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde, borçlunun iflâsına resen karar verilmesi öngörülmüş olup, bu durumda da Sirkülerin (3.2.3) numaralı bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir.

İflas Ertelemesi Kararında Şüpheli Alacağın Niteliği


İflas Ertelemesi Kararında Şüpheli Alacağın Niteliği



Her ne kadar 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında, iflasın ertelenmesi kurumunun yerine konkordato, uygulaması getirilmiş ise de İflas ertelemesi kararı almış olan firmalardan  alacaklı olan firmaların  alacağın niteliği ve vergisel durumu merak konusu olmaktadır.
ZiraŞüpheli alacağı düzenleyen VUK ‘ nun 323. maddesi  dava ve icra safhasını esas tutmaktadır. Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ""Erteleme Kararının Etkileri" başlıklı 179/b maddesi ile de, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Temel sorun; İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca iflas halinde alacaklı borçluyu dava yahut icra yolu ile takip olanağı bulunmayan alacaklının bir alacağının şüpheli alacak sayılıp sayılamaması halidir. Zira VUK 323 ün amir hükmünün üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca uygulanabilirliği yoktur.
Konu hakkında  İdare'nin vermiş olduğu 11395140-019.01-71754 31/07/2015 sayılı özelge de:
“İflas ertelemesi kararının döneminde şüpheli alacak karşılığı İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, firmanızın müşterisi olan …'nin iflas erteleme talebinin … Ticaret Mahkemesinin … tarihli kararı ile kabul edildiği, iflas erteleme kararı ile şüpheli hale gelen alacak tutarınızın bir bölümü için 20.. yılı son geçici vergi dönemi itibariyle şüpheli alacak karşılığı ayırdığınız, adınıza keşide edilen Ocak 20.. vadeli iki adet çek için hangi dönem karşılık ayrılması gerektiği hususunda ise tereddüt yaşadığınız için Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun "Erteleme Tedbirleri" başlıklı, 179/a maddesi ile iflasın ertelenmesine karar veren mahkemenin, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alacağı, mahkemenin erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar vereceği, mahkemenin, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da yetinebileceği, iflasın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkilerinin ayrıntılı olarak gösterileceği, mahkemenin erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edeceği ve gerekli bildirimleri yapacağı; Aynı Kanunun "Erteleme Kararının Etkileri" başlıklı 179/b maddesi ile de, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Aynı madde de, iflas erteleme süresinin azami bir yıl olduğu, bu sürenin kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabileceği; ancak uzatma süreleri toplamının dört yılı geçemeyeceği hükme bağlanmıştır. İflasın ertelenmesi, pasifleri aktiflerinden fazla olan bir işletmenin belli koşullarla geçici olarak iflasına karar verilmesini önlemek, diğer bir deyişle iflas kararı verilmesini gerektiren durumu ortadan kaldırmak, firma durumunun ıslahı ve varlığını ve faaliyetini sürdürmesini sağlamak amacıyla getirilmiş bir müessesedir. İflasın ertelenmesi kurumunun temel amacı, mali durumu bozulmuş ve iflası istenmiş olan bir sermaye şirketinin mali durumunun düzelmesi olasılığı bulunuyorsa gerekli tedbirleri alarak şirkete toparlanma ve yeniden üretim ve istihdam yaratma imkânı vermektir. Süreç sırasında iyileştirme projesine uygun olarak ticari faaliyete devam edilmektedir. Süreç sonunda başarıya ulaşılabilir, ödemeler yapılabilir ve ticari hayata devam edilebilir ya da başarı sağlanamayarak iflas ya da konkordato sürecine de gidilebilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde de; "Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır. Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir." hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır. Diğer yandan şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olmamaktadır. Bir alacağın dava safhasında olduğunun kabulü için, mahkemeye dava, icraya takip için dilekçe verilmiş olması, ancak gerek mahkemeye gerek icraya yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir. Pasifleri aktiflerinden fazla olan bir işletmenin belli koşullarda geçici olarak iflasına karar verilmesini önlemek, varlığını ve faaliyetlerini sürdürmesini sağlamak amacıyla şirketi idare veya temsille görevlendirilmiş olanlar veya alacaklılar tarafından iyileştirme projesi hazırlanıp mahkemeye ibrazı ve mahkemenin de bu projeyi inandırıcı bulması halinde iflasın ertelenmesi söz konusu olmakta, bu kararın verilmesi ise işletmeden alacağı olanların alacaklarını tahsil etme imkânını ortadan kaldırmamakta, sadece icra takiplerini engellemektedir. İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca iflasın ertelenmesi kararı dava açsın açmasın tüm alacaklılar bakımından sonuç doğurmaktadır.
                Buna göre alacaklı firmanın diğer firmanın iflas erteleme sürecinde olması ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun "Erteleme Kararının Etkileri" başlıklı 179/b maddesi uyarınca sadece icra takiplerinin duracağını dava ve icra başvurusunun yapılabilir olduğunu belirtmektedir. Yani idare yukarıda ayrıntısı verilen özelge uyarınca İflas ertelemesi alan firmadan alacaklar içinde yargı ve icra safhasına gelmesi şartını aramaktadır.

İflas Durumunda Şüpheli Alacak Niteliği


İflas Durumunda Şüpheli Alacak Niteliği

Firmanın alacaklı olduğu diğer bir firmanın iflasına karar verilmesi halinde alacağın vergisel durumu merak konusu olmaktadır. Zira Şüpheli alacağı düzenleyen VUK ‘ nun 323. maddesi  dava ve icra safhasını esas tutmaktadır. Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca iflas halinde alacaklı borçluyu dava yahut icra yolu ile takip edememektedir. Temel sorun; İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca iflas halinde alacaklı borçluyu dava yahut icra yolu ile takip olanağı bulunmayan alacaklının bir alacağının şüpheli alacak sayılıp sayılamaması halidir. Zira VUK 323 ün amir hükmünün üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca uygulanabilirliği yoktur.,

Konu hakkında  İdare'nin vermiş olduğu 11.04.2014 tarih ve 64597866-105[323-2014]-46 sayılı özelgede bu konuyu  Diğer yandan, iflas halinde, alacaklının borçluyu dava etmesi veya icra yoluyla takip edebilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. İcra ve İflas Kanunu bu takip yollarını kapatarak sadece iflas masasına kayıt olma hakkını vermekte, cebri icra ve külli tasfiye yolu olan iflas halinde bütün alacaklıların eşit şekilde işlem görmesi sağlanmakta ve bu nedenle ferdi icra takiplerine izin verilmemektedir. İflas bir icra yolu olup alacaklı yönünden normal icradaki gibi amaç alacağa kavuşmak olduğundan iflas masasına kaydı yaptırılan alacaklar icra safhasına intikal ettirilmiş sayılmaktadır." ifadeleriyle aydınlatmıştır.

İdarenin görüşünü oluşturan özelge uyarınca İflas masasına kaydın yapılması şartıyla ilgili alacaklar icra safhasında sayılacağından dolayı şüpheli alacak niteliğine kavuşacaktır. Bu suretle alacaklı kendi isteğine bağlı olarak kısmen yada tamamen karşılık ayırmak suretiyle ilgili alacağını gierleştirebilecektir.

Yurtdışı Alacaklarının Şüpheli Alacak Niteliği



Yurtdışı Alacaklarının Şüpheli Alacak Niteliği

Yurt dışı alacakların şüpheli alacak niteliği kazanıp o alacağa karşılık ayrılabilmesi için ayrı bir düzenleme bulunmamakta olup, Alacağın Vergi Usul Kanunun 323. Maddesinde belirtilen şartlarda şüpheli hale gelmesi gerekmektedir. Yani alacağın yurtiçi veya yurtdışı kaynaklı olması önem teşkil etmemektedir.

İdare 21.06.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-105[323-2012/VUK-1- . . .]-1942 sayılı özelgesinde; "...Bu hükme göre, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından yukarıda belirtilen şartları taşıyan alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır. Alacağın yurt içinden veya yurt dışından olması bir önem taşımadığından yurt dışından olan alacaklar için de bu madde hükümleri geçerlidir...." ifadelerini kullanarak bu hususla ilgili soru işaretine yer bırakmayacak bir açıklama yapmıştır.

Yurtdışı kaynaklı alacakların şüpheli alacak niteliği kazanıp kazanmadığı belirlenmesi ile ilgili olarak ta İdare, 04.04.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-230 sayılı özelgesinde; "Yurt dışından olan alacakların şüpheli hale geldiğinin ispatlanabilmesi için ticari iş yapılan firmanın mukim olduğu ülkenin mahkemelerinde dava açılması veya icra takibinde bulunulması gerekmektedir."  ifadeleriyle cevap vermiştir.

Yani yurtdışı kaynaklı bir alacağın şüpheli hale gelebilmesi için, ilgili firmanın bulunduğu ülke mahkemelerinde dava açılması veya o ülkede icra takibinde bulunulması gerekmektedir.

Kanımızca ilgili ülkede bulunan Türk Ticari Ateşelikleri aracılığıyla yapılanacak yargılama başvurusunun yeterli olması yönünde ki bir düzenlemenin yurt dışı alacakların şüpheli hale getirilip karşılık ayrılmasının sağlanması gerekmektedir.

VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE ŞÜPHELİ ALACAKLAR



VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE ŞÜPHELİ ALACAKLAR

Vadesi geldiği halde tahsil edilemeyen ve ileride tahsil edilip edilemeyeceği belirsiz olan senetli veya senetsiz alacaklar “şüpheli alacak” durumundadır. Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi senetli veya senetsiz alacakların şüpheli hale gelmeleri ve bu konu ile ilgili işlemleri düzenlenmiştir. Kanunda belirtilen işlemlerin yapılmasına müteakip şüpheli hale gelmiş alacakların normal alacaklar arasından çıkarılması gerekir. Kanunun 323. maddesine göre ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla ;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir." hükmü yer almaktadır.

Dava ve icra safhasında bulunan alacaklar şüpheli alacak olarak kabul edilir. Alacağın şüpheli sayılması için dava veya icra safhasına intikal etmesi temel şart olup, dava için sadece şekli bir müracaatın yapılması alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Dava veya takibin, müracaattan sonra ciddi bir şekilde sürdürülmesi ve izlenmesi gerekir. Aksi taktirde alacak şüpheli alacak olarak kabul edilmez. Danıştay kararlarına göre icra takibine geçilmiş borçlular hakkında ödeme emri gönderilmiş olmasına rağmen haciz işlemi yapılmamış alacaklar şüpheli alacaklar vasfını kaybeder
Diğer taraftan, maddenin 2. fıkrasında belirtilen  alacakların senetli veya senetsiz olmaları önemli değildir. Tutar itibariyle, icra veya dava takibine değmeyecek alacaklar için belli bir sınır konulmamıştır. Bunun için dava veya takip masrafları tutarı ile işletmenin bu tür küçük alacaklar toplamı önem taşır. Ancak işletmenin alacakları genellikle düşük tutarlı alacaklardan oluşuyorsa, bunların icra ve dava takibine değmiyeceğinden söz edilemez.
  Senetli alacaklarda ödeme vadesi senet üzerinde yazılıdır. Bunlar vadesinde ödenmediklerinde protesto edilirler. Bunların yazı ile istenmesi söz konusu değildir. Senetli küçük alacakların protesto edilmesi, şüpheli alacak sayılması için yeterlidir.
Senede bağlı olmayan alacaklarda kesin bir vade yoktur. Bu konuda belirleyici ticari teamüldür. Teamülen normal sayılacak bir süre içinde ödeme yapılmadığı taktirde, borcun ödenmesi belli bir  süre tanınarak borçludan istenir. Bu istemin protesto yoluyla yapılması ve tayin edilen sürede ödenmemesi şüpheli alacak sayılması için yeterlidir. Yazı ile isteme halinde ise, tayin edilen sürede ödenmeyen alacak için ikinci defa yazı çıkarılması gerekir.  Buna rağmen ödeme yapılmazsa, alacağın şüpheli alacak haline geldiği kabul edilir. Danıştay 13.’ncü Dairenin 24.01.1978 tarih ve E:1976/3483, K:1978/139 sayılı kararında yazılı istemin, en azından taahhütlü mektup veya noter kanalıyla yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.


İşletme açısından tahsili şüpheli hale gelmiş alacaklar için şüpheli hale geldiği dönemde değerleme gününün tasarruf değeri üzerinden karşılık ayrılabilir. Şüpheli ticari alacaklar mükellefin iradesine bağlı olarak istenilen oranda karşılık ayrılabilir.


Özellik Arz Eden Durumlar:

*  Sadece bilanço hesabına göre defter tutan tüccar ve çiftçiler karşılık ayırabilirler.
* İşletme hesabı esasına göre defter tutan tüccar ve çiftçilerin, şüpheli alacaklar için karşılık ayırmaları veya bunları başka şekilde gider yazmaları mümkün değildir.
* Bir kısmı teminata bağlı olan alacaklarda, karşılık teminattan arta kalan kısım için ayrılır.
* Alacağın, Ticari veya Zırai kazancın elde edilmesi ve İdame ettirilmesi ile ilgili olması  
*  Alacağın Vergi Usul Kanunun 323. Maddesinde belirtilen şartlarda şüpheli hale gelmesi gerekmektedir.

Konkordato, iflas, iflas ertelemesi halleri ile yurtdışı alacakları konularında uygulamada kanun düzeyinde bir netlik olmaması, şüpheli alacak karşılığı ayrılırken dikkat edilmesi gereken hususlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

6 Ocak 2020 Pazartesi

FATURA DÜZENLEME SINIRINDA KUYUMCULARA YÖNELİK DÜZENLEMENİN YETKİSİZLİĞİ SORUNU


FATURA DÜZENLEME SINIRINDA KUYUMCULARA YÖNELİK DÜZENLEMENİN YETKİSİZLİĞİ SORUNU
Kimlerin hangi durumda ve hangi tutarın üzerinde fatura kullanma mecburiyetinde olduğu hususu ile fatura düzenleme sınırı Vergi Usul Kanununun 232. Maddesinde düzenlenmiştir. Fatura düzenleme sınırına ilişkin parasal limit her yıl yeniden değerleme oranları dikkate alınarak Vergi Usul Kanunu tebliğleri ile ilan edilmektedir. Satılan mal veya hizmet bedellerinin bu hadleri geçmesi veya bedel söz konusu tutarın altında kalmakla beraber nihai tüketicinin istemesi halinde mal veya hizmeti satanın fatura düzenlemesi mecburidir. 27 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 513 Sayılı VUK Genel Tebliğinde fatura kesme ve düzenleme sınırı 1.400 TL olarak açıklandı. 04 Ocak 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 514 Sayılı VUK Genel Tebliğinde ise kuyumculuk, sarraflık ve mücevheratçılık gibi işlenmiş kıymetli maden ve kıymetli taş alım satımında bulunan mükelleflerin gerçekleştirmiş oldukları işlenmiş kıymetli maden ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul eşya satışlarında fatura düzenleme zorunluluklarında değişiklik yapıldı. Söz konusu ürünlerin satışlarında 1.400 TL olarak belirlenen fatura düzenleme mecburiyetine ilişkin haddin 3 katı olarak uygulanması uygun görüldü. Böylece kuyumculuk, sarraflık ve mücevheratçılık gibi işlenmiş kıymetli maden ve kıymetli taş alım satımında fatura düzenleme sınırı 4.200 lira oldu.
Oysa ki Vergi Usul Kanununun 232. Maddesinde

Birinci ve (4369 sayılı Kanunun 81/A-7 nci maddesiyle değiştirilen ibare Yürürlük: 1.1.1999) ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:
1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
2. Serbest meslek erbabına;
3. Kazançları (4369 sayılı Kanunun 81/A-7 nci maddesiyle değiştirilen ibare Yürürlük: 1.1.1999)basit usulde tesbit olunan tüccarlara;                
4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
5. Vergiden muaf esnafa.
Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.
(Değişik: 23/6/1982 - 2686/28 md.) (4444 sayılı Kanunun 13/C-4 maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 14.8.1999) Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (4444 sayılı Kanunun 13/C-4 maddesiyle belirlenen miktarlar Yürürlük; 14.8.1999) 50.000.000  lirayı (504 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2019'dan itibaren 1.200, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (504 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2019'dan itibaren 1.200, -TL)  az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.
 Hükmü yer almaktadır.

Vergi Usul Kanununun 232. Maddesinde Hazine ve Maliye Bakanlığına sektörel olarak fatura düzenleme sınırını değiştirme olanağı vermemektedir. Bakanlık Kanun maddesinin açıkça vermediği bir yetkiyi  (sektörel olarak fatura düzenleme haddini farklılaştırma )tebliğle kullanmaktadır.

Tebliğle yapılan düzenlemenin genel olarak mükellef lehine olması sebebiyle her ne kadar eleştiri konusu olmayacak olsa da bu konuda Vergi Usul Kanununun 232. Maddesinde değişiklik yapılarak bölgesel, sektörel  v.b. alanlarda düzenlemenin Bakanlıkça yapılacağına dair yetki hükmünün derç edilmesi lazımdır.




Mobilya Sektörüne Canlandırma Hamlesi; KDV Oranında Değişiklik

Mobilya Sektörüne Canlandırma Hamlesi; KDV Oranında Değişiklik





Türkiye mobilya endüstrisi üretim alanı olarak farklı coğrafi bölgelere dağılmış olmasına rağmen istihdamın ve işletme sayısının en yoğun olduğu bölgeler sırasıyla İstanbul, Bursa, Kayseri ve Ankara’dır.
Sektör son yıllarda üretim ve ihracat hacmini artırmakla birlikte son iki yılda hafif düşüş eğilimlidir. 2016 yılında 225 ülkeye 2,234 milyar dolar ihracat (-%1), 130 ülkeden 605 milyon dolar ithalat (-%28,8) yapan ve 2001’den bu yana dış ticaret açığı vermeyen Türkiye ve Dünya pazarında sayılı sektörlerden birisi olmuştur. Sektörümüz, 2023 yılı için 25 milyar dolar üretim ve 10 milyar dolar ihracat beklentisi ile Dünya mobilya ihracatında ilk 10, Avrupa’nın ise ilk 5 büyük mobilya ihracatçısı konumuna yükselmeyi hedeflemektedir. 

Sektörde üretim, dış pazardan daha çok, yaklaşık %95 oranında iç tüketime konu olmaktadır. Türkiye’nin gelişen bir ülke olması ve nüfusun hızla büyümesi, iç pazardaki talebi etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak gözükmektedir. 

Sektörün 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için daralan iç tüketimi canlandırmak amacıyla 02.01.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1994 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile bazı ürünlerdeki KDV oranlarında indirim yapılmıştır. İlgili kararla 02.01.2020 tarihinden itibaren KDV oranı %8 e indirilmiştir. 



02.01.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1994 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile bazı ürünlerdeki KDV oranlarında indirim yapılmıştır. İlgili kararla 02.01.2020 tarihinden itibaren aşağıdaki ürünlerin tesliminde KDV oranları düşürülmüştür.
1-Tavuk yumurtası teslimleri %8 KDV oranına tabi iken %1’e düşürülmüştür.
2-Toptancı halleri ve su ürünleri toptan satış yerlerinde faaliyette bulunanlara yapılan balık teslimleri ile bu malların bunlar tarafından gerçek usule tabi katma değer vergisi mükelleflerine teslimi %8’den %1’e düşürülmüştür. Aynı kapsamda toptancı hallerinde faaliyette bulunanlara yapılan taze sebze ve meyve (mamulleri hariç) teslimleri ile bu malların bunlar tarafından gerçek usule tabi katma değer vergisi mükelleflerine tesliminde %1 KDV uygulaması devam etmektedir.
Bununla birlikte toptancı halleri ve su ürünleri toptan satış yerlerinde faaliyette bulunanların balık ile taze sebze meyve ürünlerinin KDV mükellefi olmayanlara teslimi halinde %8 KDV oranı uygulanacaktır.
3-Aşağıdaki mobilya ürünlerinin tesliminde KDV oranı %8 olarak uygulanacaktır :
GTİP NO
GTİP AÇIKLAMASI
940130
YÜKSEKLİĞİ AYARLANABİLEN OTURMAYA MAHSUS DÖNER KOLTUK VE SANDALYELER
940130000011
ARKALIKLI. İÇİ DOLU. TEKERLEKLİ/KAYABİLİR AHŞAP KOLTUK VE SANDALYELER
940130000012
ARKALIKLI. İÇİ DOLU. TEKERLEKLİ/KAYABİLİR ADİ METALLERDEN KOLTUK VE SANDALYELER
940130000019
ARKALIKLI. İÇİ DOLU. TEKERLEKLİ/KAYABİLİR DİĞER MADDELERDEN KOLTUK. SANDALYELER
940130900011
DİĞER ÇEŞİT AHŞAP KOLTUK VE SANDALYELER
940130900012
DİĞER ÇEŞİT ADİ METALLERDEN KOLTUK VE SANDALYELER
940130900019
DİĞER ÇEŞİT DİĞER MADDELERDEN KOLTUK VE SANDALYELER
940140000000
YATAK HALİNE GETİRİLEBİLEN OTURMAYA MAHSUS MOBİLYALAR(KAMP VE BAHÇE İÇİN HARİÇ)
940152000000
BAMBUDAN
940153000000
HİNTKAMIŞINDAN
940159000000
DİĞERLERİ
940161
İÇLERİ DOLDURULMUŞ0 KAPLANMIŞ OLANLAR
940161000011
ÇOCUKLAR İÇİN OLANLAR
940161000019
DİĞERLERİ
940169
DİĞERLERİ (AHŞAP İSKELETLİ OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR)
940169000011
ÇOCUKLAR İÇİN OLANLAR
940169000019
DİĞERLERİ
940171
İÇLERİ DOLDURULMUŞ KAPLANMIŞ OLANLAR (METAL İSKELETLİ OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR)
940171000011
METAL İSKELETLİ İÇİ DOLDURULMUŞ OTURMAYA MAHSUS ÇOCUKLAR İÇİN ÜRETİLMİŞ DİĞER MOBİLYALAR
940171000019
METAL İSKELETLİ İÇİ DOLDURULMUŞ OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR
940179
DİĞERLERİ (METAL İSKELETLİ OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR)
940179000000
METAL İSKELETLİ İÇİ DOLDURULMAMIŞ OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR
940180
OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR
940180000000
OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR
940180000011
OTURMAYA MAHSUS ÇOCUKLAR İÇİN ÜRETİLMİŞ DİĞER MOBİLYALAR
940180000019
OTURMAYA MAHSUS DİĞER MOBİLYALAR
940210000019
BERBER KOLTUKLARI VE BENZERİ KOLTUKLAR
940310
BÜROLARDA KULLANILAN TÜRDEN METAL MOBİLYALAR
940310100000
METALDEN RESİM MASALARI (90.17 POZİSYONUNDAKİLER HARİÇ)
940310510000
METALDEN YAZI MASALARI -YÜKSEKLİK < 80 CM.
940310580000
YÜKSEKLİĞİ 80 CM.Yİ GEÇMEYENLER DİĞER METAL MOBİLYALAR
940310590000
METALDEN DİĞER BÜRO MOBİLYALARI - YÜKSEKLİK < 80 CM.
940310910000
METALDEN KAPILI. KANATLI VEYA SÜRGÜLÜ DOLAPLAR >80 CM.
940310930000
METALDEN ÇEKMECELİ DOLAPLAR. DOSYA VEYA FİŞ DOLAPLARI > 80 CM.
940310980000
YÜKSEKLİĞİ 80 CM.Yİ GEÇEN DİĞER METAL MOBİLYALAR
940310990000
METALDEN DİĞER BÜRO MOBİLYALARI - YÜKSEKLİK> 80 CM.
940320
METALDEN DİĞER MOBİLYALAR
940320200000
KARYOLALAR
940320200011
ÇOCUK KARYOLALARI VE BEŞİKLER
940320200019
DİĞERLERİ
940320801000
METALDEN DİĞER AMAÇLI. ÇİNKODAN.DEMİR ÇELİKTEN YEMEK DOLAPLARI
940320809000
DİĞER AMAÇLAR İÇİN METALDEN DİĞER MOBİLYALAR
940330
BÜROLARDA KULLANILAN TÜRDEN AHŞAP MOBİLYALAR
940330110000
BÜROLAR İÇİN AHŞAP YAZI MASALARI -YÜKSEKLİK < 80 CM.
940330190000
BÜROLAR İÇİN AHŞAP DİĞER BÜRO MOBİLYALARI - YÜKSEKLİK < 80 CM.
940330910000
BÜRO.İÇİN AHŞ.KAPILI.KANATLI/SÜRGÜLÜ.ÇEKMECE.DOLAP DOSYA.FİŞ DOLAP.-YÜKS.>80CM.
940330990000
BÜROLAR İÇİN DİĞER AHŞAP MOBİLYALAR- YÜKSEKLİK> 80 CM.
940340
MUTFAKLARDA KULLANILAN TÜRDEN AHŞAP MOBİLYALAR
940340100000
AHŞAP HAZIR MUTFAK ÜNİTELERİ
940340900000
MUTFAKLARDA KULLANILAN TÜRDEN DİĞER AHŞAP MOBİLYALAR
940350
YATAK ODALARINDA KULLANILAN TÜRDEN AHŞAP MOBİLYALAR
940350000011
ÇOCUK KARYOLALARI VE BEŞİKLER
940350000019
DİĞERLERİ
940360
DİĞER AHŞAP MOBİLYALAR
940360100000
YEMEK ODALARI VE OTURMA ODALARI İÇİN AHŞAP MOBİLYALAR
940360300000
MAĞAZALARDA KULLANILAN TÜRDEN AHŞAP MOBİLYALAR
940360901000
AHŞAP ASMA ECZA DOLAPLARI VE BANYOLARDA KULLANILACAK TÜRDEN KÜÇÜK DOLAPLAR
940360909000
DİĞER AHŞAP MOBİLYALAR
940370
PLASTİK MADDELERDEN MOBİLYALAR
940370000000
PLASTİK MADDELERDEN MOBİLYALAR
940370000011
PLASTİK MADDELERDEN MOBİLYALAR ÇOCUK KARYOLALARI VE BEŞİKLER
940370000019
PLASTİK MADDELERDEN MOBİLYALAR DİĞERLERİ
940382000000
BAMBUDAN OLANLAR
940383000000
HİNTKAMIŞINDAN
940389000000
DİĞERLERİ
940410000000
ŞİLTE MESNETLERİ (SOMYALAR)
940421
GÖZENEKLİ KAUÇUKTAN VEYA PLASTİK MADDELERDEN OLANLAR (KAPLANMIŞ OLSUN OLMASIN) (ŞİLTELER)
940421100000
GÖZENEKLİ KAUÇUKTAN YATAKLAR
940421900000
PLASTİK MADDELERDEN YATAKLAR
940429
DİĞER MADDELERDEN OLANLAR (ŞİLTELER)
940429100000
METAL YAYLI YATAKLAR
KAYNAK
DİĞER MADDELERDEN YATAKLAR





TOBB Yayın No: 2018/304