Konkordato Sürecinde Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması:
Firmanın alacaklı olduğu diğer bir firmanın Konkordato sürecine girmesi ile
(2004 sayılı Kanun uygulamasında konkordato süreci, çeşitli aşamalarda
(geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi, konkordato projesinin
tasdiki gibi) düzenlenmiş olup,) alacağın hukuki durumu ve vergisel boyutunun
ortaya konulması gerekmektedir.
Konkordato, iflasın engellenmesini ve borçlunun borçlarının yeniden
yapılandırılmasını amaç edinmiş bir kurumdur. Bu sürece giren firmalarda geçici
mühlet kararı verilmesi ile borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamamakta, evvelce
başlamış takipler durmakta ve ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları
uygulanamamaktadır.
Konu hakkında İdare'nin vermiş
olduğu 14/02/2019 tarih ve VUK-112/2019-2 sayılı özelgede bu konuyu tüm
konkordato sürecine göre belirlemiştir. Buna göre
…….
3. Konkordato Sürecinde Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması:
213 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi uygulamasında, ticari ve zirai kazancın
elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olan; dava veya icra safhasındaki
alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine
rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek
derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve münhasıran maddede
belirtilen şartları haiz alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, konkordato, bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu
ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri
anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya karşı olan alacaklarının bir
kısmından feragat ederler ve/veya borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir
süre verirler. Konkordato; temelde iflasın engellenmesini ve borçlunun
borçlarının yeniden yapılandırılmasını amaç edinmiş bir kurumdur.
2004 sayılı Kanun uygulamasında konkordato süreci, çeşitli aşamalarda
(geçici mühlet, kesin mühlet, konkordatonun reddi, konkordato projesinin
tasdiki gibi) düzenlenmiş olup, ilgili aşamaların şüpheli alacak karşılığı
uygulaması karşısındaki durumuna aşağıda yer verilmiştir.
3.1. Geçici Mühlet Kararı Verilmesinin Sonuçları:
2004 sayılı Kanun uygulamasında, geçici mühlet kararı verilmesi ile borçlu
aleyhine hiçbir takip yapılamamakta, evvelce başlamış takipler durmakta ve
ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanamamakta olup, hakkında
geçici mühlet kararı verilen borçludan olan alacaklar için şüpheli alacak
karşılığı ayrılmasına ilişkin esaslar aşağıda açıklanmıştır.
3.1.1. Geçici Mühlet Kararından Önce Dava veya İcra Safhasına İntikal Etmiş
Alacaklar:
Geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş
alacaklar için 213 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi kapsamında karşılık ayrılmış
ise mahkeme tarafından geçici mühlet kararı verilmesi, alacağa ilişkin
şüphelilik durumunda herhangi bir değişiklik meydana getirmediğinden, daha önce
ayrılan karşılığa ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek
bulunmamaktadır.
3.1.2. Geçici Mühlet Kararından Önce Dava veya İcra Safhasına İntikal
Etmemiş Alacaklar:
2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesi uyarınca, geçici mühlet kararı kesin
mühletin hukuki sonuçlarını doğurmakta olduğundan ve geçici mühlet kararı ile
birlikte takip yapılması mümkün bulunmadığından, geçici mühlet kararından önce
dava veya icra safhasına intikal ettirilmemiş alacaklar için geçici mühlet kararının
ilan edildiği hesap dönemi itibariyle şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
3.1.3. Geçici Mühletin Kaldırılarak Konkordato Talebinin Reddedilmesi:
2004 sayılı Kanunun 287 ve 288 inci maddeleri uyarınca, geçici mühletin
kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin karar verilmiş olması
durumunda;
·
Geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş olması
nedeniyle karşılık ayrılan alacaklar için herhangi bir düzeltme yapılmaması,
·
Geçici mühlet kararının ilan edilmesi ile karşılık ayrılan alacaklar için
ise, ayrılmış olan karşılıkların geçici mühletin kaldırılarak konkordato
talebinin reddine ilişkin kararın ilan edildiği hesap dönemi itibariyle
düzeltilmesi (karşılığın iptal edilmesiyle gelir hesabına alınması)
gerekmektedir.
Diğer taraftan, bu alacakların dava veya icra safhasına intikal etmesi
durumunda genel hükümler çerçevesinde şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının
mümkün olduğu tabiidir.
3.2. Kesin Mühlet Kararı Verilmesi ve Kesin Mühlet Sürecinde Şüpheli Alacak
Uygulaması:
3.2.1. Kesin Mühlet Kararı Verilmesi:
2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi uyarınca, konkordatonun başarıya
ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması durumunda geçici mühlet verilmiş olan
borçluya kesin mühlet verilmektedir. Bu aşamada, konkordatonun başarıya ulaşmasının
mümkün olduğu kabul edilmekle birlikte, bu süreçte de alacaklılar tarafından
dava veya icra süreçleri yürütülemediğinden daha önce ayrılmış olan
karşılıklara ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
213 sayılı Kanun uygulamasında, şüpheli hale gelen alacak için bu dönemde
karşılık ayrılması gerekmekte olup, ilgili olduğu hesap döneminde ayrılmayan
karşılığın sonraki hesap dönemlerinde dikkate alınması mümkün bulunmadığından,
geçici mühlet kararının ilan edildiği hesap dönemi itibariyle şüpheli alacak
karşılığı ayrılmamışsa sonraki hesap döneminde kesin mühlet kararının ilan
edilmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz.
3.2.2. Borçlunun Mali Durumunun Düzelmesi Halinde Kesin Mühlet Kararının
Kaldırılması:
2004 sayılı Kanunun 291 inci maddesi uyarınca, konkordato talebi ile
amaçlanan iyileşmenin kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleşmesi
nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi halinde;
·
Geçici mühlet kararından önce dava veya icra safhasına intikal etmiş olması
nedeniyle karşılık ayrılan alacaklar için herhangi bir düzeltme yapılmaması,
·
Geçici mühlet kararının ilan edilmesi ile karşılık ayrılan alacaklar için
ise ayrılmış olan karşılıkların konkordatonun reddine ilişkin kararın ilan
edildiği hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi
gerekmektedir.
Diğer taraftan, bu alacakların dava veya icra safhasına intikal etmesi
durumunda genel hükümler çerçevesinde şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının
mümkün olduğu tabiidir.
3.2.3. Kesin Mühlet İçinde Konkordatonun Reddi ve İflasın Açılması:
2004 sayılı Kanunun 292 nci maddesinde, iflâsa tabi borçlu bakımından,
kesin mühletin verilmesinden sonra ilgili maddede belirtilen şartların
gerçekleşmesi hâlinde mahkeme tarafından kesin mühletin kaldırılarak konkordato
talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verilmesi öngörülmüş olup,
bu durumda ilgili mevzuatına uygun olarak iflas masasına kaydedilen alacaklarda
şüphelilik hali devam edeceğinden daha önce ayrılan karşılıklara ilişkin
düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
3.3. Konkordato Projesinin Tasdik Edilmesi veya Reddedilmesi Durumu:
3.3.1. Konkordato Projesinin Tasdik Edilmesi:
2004 sayılı Kanunun 306 ncı maddesi uyarınca, konkordatonun tasdiki
kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun
borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceğinin belirtilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda, alacakların borçlu lehine vazgeçilen kısmı, değersiz alacak
niteliğini kazanacak ve değersiz alacak ile bu alacağa isabet eden karşılık, konkordatonun
tasdiki kararının ilan edildiği (bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi
itibariyle 213 sayılı Kanunun 322 nci maddesi hükmüne uygun olarak yok
edilecektir.
Projenin tasdik edilmesiyle beraber alacağın vazgeçilmeyen kısmının vadesi
ise proje çerçevesinde uzatılmış olacaktır. Buna göre mahkemece tasdik edilen
konkordato projesiyle alacaklı ile borçlu arasında yeni bir borç ilişkisi
kurularak eski borç vade/miktar itibariyle yenilendiğinden bu alacaklar,
şüpheli alacak olma vasfını kaybedecektir. Dolayısıyla söz konusu alacaklar
için ayrılmış olan karşılıkların, konkordatonun tasdiki kararının ilan edildiği
(bağlayıcı hale geldiği) hesap dönemi itibariyle düzeltilmesi gerekmektedir.
3.3.2. Konkordato Projesinin Reddedilmesi:
2004 sayılı Kanunun 308 inci maddesi uyarınca, konkordatonun tasdik
edilmemesi durumunda; mahkemenin konkordato talebinin reddine karar vermesi, bu
kararın 288 inci madde uyarınca ilân edilerek ilgili yerlere bildirilmesi ile
borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs
sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde, borçlunun iflâsına resen karar
verilmesi öngörülmüş olup, bu durumda da Sirkülerin (3.2.3) numaralı bölümünde
yapılan açıklamalar çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir.