Organize Sanayi Bölgelerinde firmalara tahsis
edilen arazilerin, (arsa tahsis hakkının) satılması durumunda satışın katma
değer vergisine (KDV) tabi olup olmadığı, tabi ise uygulanacak KDV oranı ve bu
satıştan elde edilecek kurum kazancının 5 yıl süre ile fon hesabına ve şirket
sermayesine ilave edilmesi halinde kurumlar vergisinden istisna olup olmayacağı
konusunda tereddütler oluşmaktadır.
5520 Sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde;
"Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar
ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa
senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75 lik kısmı
kurumlar vergisinden müstesnadır.
Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan
yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar
pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın
yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi
şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğratılmış sayılır.
İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir
şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef
kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla
zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre
içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç)
halinde de bu hüküm uygulanır." hükmü yer almaktadır.
Öte yandan; konu ile ilgili olarak 3/4/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin
"5.6.2.2.1 Taşınmazlar" başlıklı bölümünde;
İstisnaya konu olan
taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas
niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan,
dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.
Bunlar Türk Medeni
Kanununun 704 üncü maddesinde;
- Arazi,
- Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,
- Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler olarak sayılmıştır.
Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak
kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni
Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması
gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir
binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.
Fiiliyatta cins tashihinin kurum adına tapuya
tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi
durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup
bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak
fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi
kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi mümkün olabilecektir.
Örneğin; organize sanayi bölgeleri tarafından
verilen tahsis belgesine istinaden veya çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla
süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda kurum adına henüz tescil edilmemiş bir
taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak veya zilyetliğin devri suretiyle
satılması durumunda bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden istisna
uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı yukarıda yer alan açıklamalar
çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten
sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazançlar bu istisna kapsamında
değerlendirilecektir.
Denilmektedir.
Organize Sanayi Bölgelerinde
tahsis edilen arsanın şirket adına tapuya tescil edilmeden satılması durumunda,
bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden söz konusu satıştan elde edilecek
kazancın 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi uyarınca kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün
bulunmamaktadır.
Diğer taraftan; KDV Kanununun 17/4-r maddesi ile kurumların aktifinde veya
belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle
bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen
devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına
karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan
satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri KDV den istisna edilmiştir.
Organize Sanayi Bölgelerince firmalara tahsisi
yapılan ancak tapuda firmanız adına henüz tescil edilmemiş olan arsaların
tahsis hakkının tahsis belgesine dayanılarak satılması durumunda bir taşınmaz
satışından söz edilemeyeceğinden, söz konusu işlemin gerek KDV Kanununun 17/4-r
maddesindeki istisna hükmü kapsamında gerekse de KV’si kanunun 5/1-e bendi
kapsamında istisna olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Firmaların bahse konu istisnalardan
yararlanabilmeleri için, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak
fiilen kullanıldığının yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya
resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik etmek kaydı ile tahsis belgelerinin
tahsis tapu tesciline çevirdikten sonra satışının yapılması gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder