Konutlarda Net Alan Tanımında Son Durum:
Konut teslimleri
üzerine yapılan ilk KDV uygulaması, 1985 yılında “net alan 150 metrekareye”
kadar olan konutların tesliminde istisna getirilmesi şeklinde olmuştur.
Daha sonra, KDV
Kanununda 2007 yılında yapılan değişiklikle bu istisna kaldırılmış, “net alanı” 150 m2
ye kadar olan konutların tesliminde indirimli oranda (%1) KDV
uygulamasına geçilmiştir. Konutlardaki KDV oranı ile ilgili son düzenleme, 6322 Sayılı
Kanunla yapılmış, Bakanlar Kuruluna arsa ve konutun bulunduğu yer ve “vergi değerini” esas alarak
yeni KDV oranları belirleme yetkisi verilmiştir.
Bakanlar Kurulu da,
yeni düzenlemenin kendisine verdiği yetkiyle, sadece “Büyükşehir Belediyeleri
sınırları içerisindeki lüks veya birinci sınıf olarak yapılan inşaatlara” yönelik bir
düzenleme yaptı.(2012/4116 Sayılı BKK)
Yeni düzenleme ile
(yapı ruhsatı 01.01.2013 tarihinden itibaren alınan konut inşaatı projelerinde)
yapı ruhsatının alındığı tarihte, üzerine yapıldığı arsanın 1319 sayılı
Emlak Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m2
vergi değeri;
a) Beşyüz Türk Lirası ile
bin Türk Lirası (bin Türk Lirası hariç) arasında olan konutların tesliminde KDV
oranı % 8,
b) Bin Türk Lirası ve
üzerinde olan konutların tesliminde KDV oranı % 18 oldu.
Bu uygulama halen
devam etmektedir.
Konut teslimlerinde
istisna uygulandığı dönemde KDV ye tabi olup olmama açısından, indirimli oran
döneminde de KDV oranı açısından idare ile mükellefler arasında sürekli sorun
yaşandı.
İdare, bu konudaki ilk
belirlemeyi istisnanın başladığı dönemdeki uygulamalara yön vermek amacıyla 31.12.1984 tarihinde
yayınlanmış olan 9 seri no.lu KDV tebliğinde yaptı.
Anılan tebliğdeki net alan tanımı
“faydalı alan” olarak belirtilmiş, faydalı alan da “konut içerisinde
duvarlar arasında kalan temiz alandır” şeklinde tanımlanmıştı.
Uygulama bu şekliyle sorun
yaratmazken, Bakanlık 1988 yılında görüş değiştirdi ve
KDV uygulamasında da,
“Konut İnşaatı ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde Yapılacak Yatırımlarda
Vergi, Resim ve Harç İstisna ve Muaflıkları Tanınması Hakkındaki 2982 Sayılı Kanun”
uygulamasında esas aldığı faydalı alan tanımını benimsedi.
Hatırlanacağı üzere, anılan 2982
Kanun kapsamında, konut inşaatının teşviki amacıyla 150 m2 denküçük inşa edilecek konutlarda harç,
emlak vergisi, kredilerde BSMV istisnası gibi birçok muafiyet ve istisna
getirilmişti.
2982 Kanun kapsamında
esas alınan faydalı alan tanımı da 15.11.1968 tarih ve 13052 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan “Halk Konutu Standartlarındaki Esaslar” a bağlanmıştı.
İşte 30 no.lu KDV Genel
Tebliğinde faydalı alan bu esaslara bağlı olarak yeniden
tanımlandı vetebliğde aşağıdaki şekilde yer aldı:
“a) Faydalı alan konut içerisinde, duvarlar arasında kalan temiz
alandır.
b) Faydalı alan genel olarak duvar yüzlerinde 2,5 cm sıva
bulunduğu kabul edilerek, proje üzerinde gösterilmiş bulunan kaba yapı
boyutlarının her birinden 5'er cm. düşülmek suretiyle hesaplanır.
Ancak,
- konutlarda kapı ve pencere şeritleri, duman ve çöp bacası
çıkıntıları, ışıklıklar ve hava bacaları;
-karkas binalardaki kolonların duvarlardan taşan dişleri; bir
konuttaki balkonların veya arsa zemininden 0,75 m.den yüksek terasların
toplamının 2 m2'si çok katlı binalarda yapılan çekme katların
etrafında kalan ve ticaret bölgelerinde zemin katların komşu
hududuna kadar uzaması ile meydana gelen teraslar;
-çok katlı binalarda genel giriş, merdiven, sahanlıklar ve
asansörler; iki katlı tek ev olarak yapılankonutlarda iç merdivenlerin altında
1,75 m. yüksekliğinden az olan yerler;
-bodrumlarda konut başına bir adet, konutun bulunduğu bina dışında
konut başına 4 m2'den büyük olmamak üzere yapılan kömürlük veya depo; kalorifer
dairesi, yakıt deposu, sığınak, kapıcı ve kalorifer dairesi, müşterek hizmete
ayrılan depo, çamaşırlık;
-bina içindeki garajlar ile bina dışında konut başına 18 m2'den
büyük olmamak üzere yapılan garajlar, faydalı alan dışındadır.
Bina dışındaki kömürlük ve depoların 4 m2'yi, garajların 18 m2'yi
aşan kısmı, ait oldukları konutun faydalı alanına dahil edilirler. “
Daha sonra, tüm KDV
tebliğlerinin tek bir tebliğde toplanma çalışması sonucunda
yayınlanan ve şu an için güncel olan KDV Genel Uygulama Tebliğinin “2.1.3” Bölümü”nde de aynı tanım korundu.
Ancak bu arada Maliye
Bakanlığı, KDV oran tespiti ve iade uygulamalarında bu tanımları esas
alırken imar ve ruhsat uygulamaları da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Planlı Alanlar
Tip İmar Yönetmeliği’ne paralel olarak yürümektedir.
Bu yönetmelikte ise,
kapı ve pencere eşikleri, 2.5 cm’yi geçmemek koşuluyla sıva payları, kolonlar, duman,
çöp, atık, tesisat ve hava bacaları ile ışıklıklar, bağımsız bölüm içindeki
asansör ve galeri boşlukları, tesisat odası, merdivenlerin altlarında 1.80 m. yüksekliğinden az olan yerler,
tek bağımsız bölümlü müstakil binalarda bağımsız bölüm içindeki otopark,
sığınak, odunluk, kömürlük, hidrofor ve arıtma tesisi alanı, su ve
yakıt deposu ve kazan dairesi, faydalı alan içerisinde sayılmamaktadır.
Konu ile ilgili olarak
Danıştay 4. Dairesinin 10.12.2014 tarih ve 2014/4835 sayılı kararı uyarında net
alan tanımına ilişkin olarak (Davalı İdare tarafından
tesis edilen Genel Uygulama Tebliği’nde net alana ilişkin yapılan düzenlemeyle
birlikte, bir konutun katma değer vergisi uygulaması açısından ve Planlı
Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’ne göre olmak üzere iki farklı ve birbiriyle
çelişen “net alanı 150 m2’ye kadar konut” tanımlaması yapılmakladır. Bakanlar Kurulu kararıyla %1 oranında katma değer
vergisine tabi olacağı belirtilen “net alanı 150 m2’ye kadar konut”un tanımlanmasında bu konuda
teknik düzeyde düzenleme ve tanımlama yetkisi ve yeterliliği bulunan Çevre
Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar
Yönetmeliği’nin dikkate alınması gerekir. Zira, bu hususta teknik bilgi ve
uzmanlığı olmadığı görülen Maliye Bakanlığı’na her ne kadar tanımlama yetkisi
verilmişse de bu yetkisi sınırsız olmayıp uzman kuruluşlardan görüş alınması
veya bu konuda teknik düzeyde düzenleme ve tanımlama yetkisi bulunan kurumların
düzenlemelerinden yararlanılması “idarelerin takdir yetkilerine giren işlemleri
tesis ederken mutlak ve sınırsız hareket edemeyeceklerine ilişkin, idare hukuku
ilkesinin” bir gereği olup bu ilkeye aykırı düşen dava konusu düzenlemede
hukuka uyarlık görülmemiştir.) KDV uygulama genel tebliğinin 2.1.3” Bölümünün
yürütülmesinin durdurulmasına oy birliği ile karar vermiştir.
Yürütmenin
durdurulması iptal anlamına gelmese de idarenin yürütmesi durdurulan konu
hakkında uygulama yapmasını engeller. Yani şu an net alan tanımına
göre bir karar verilmesi gereken idari bir işlem olsa Maliye Bakanlığının tebliğdeki tanımına değil Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı uygulamasına göre (Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği)işlem yapılması Bahsi geçen Danıştay 4’ncü Dairesinin
2014/4835 Esas Sayılı Kararının sonucudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder